6 Ağustos 2012 Pazartesi

Panik Atak,Panik Atak Tedavisi

Panikatak bir seansta çözüldüğü gibi bir saatte gene ortadan kaldırılabilir. Kişide meydana getirdiğiniz farkındalık panikataklı kişi tarafından ne kadar çabuk kabullenilirse sorun o kadar çabuk çözülür. Bir çok insan yılandan korkar. Yılanı sadece filmlerde ve hayvanat bahçesinde görmüştür şehirde yaşan bu insanlar. Görmediği, dokunmadığı halde neden korkar peki? Çünkü toplumun bilinçaltındaki “yılan korkusu” zamanla bu kişiye aktarılmıştır. Ama Hindistan’da bir başka insan yılan oynatarak hayatını kazanıyor.

Şimdi yılandan korkmak bir hastalık mı? İhtiyaçlarımız, toplumumuz, geleneklerimiz bakış açımızı belirliyor. Çekirge yer misiniz? Tayland’ta vatandaş çerez gibi yiyor çekirgeyi. Rehberimiz bana da ikram etmişti, böğürerek kaçmıştım oradan.

Uzun yıllar oralarda yaşasak bizde yılanı sevip çekirgeyi yiyebiliriz. Bütün bunlar öğrenilmiş davranışlardır. Panikatak’ın da korkulacak bir şey olmadığını biz tek seansta 4-5 saatte öğretiyoruz danışanlarımıza. Bu iş bu kadar kolay bizim için.



İsteyen bize gelip terapimize katılır ve tamamen panikatağı hayatından çıkarır. İstemeyen de doktor doktor dolaşıp 10-15 yıl ilaç yutmaya devam eder. Biz insanlara bu işin tekniğini öğretiyoruz. Uygulamasını yaptırıyoruz.

-Dünyada bir çok ülkede bu teknikler kullanılıyor. Biz ülke olarak her zaman bilimi ve teknolojiyi geriden takip ederiz. Şimdi bir panikataklı danışanım arıyor.

- Hocam, siz tek seansta panikatak’a son diyorsunuz. Ben doktora sordum. O da “bırak sen bu işleri. Bunlar dolandırıcı. Panikatak tedavisi bir günde tedavi olmaz” diyor. Bende diyorum ki;

- Kaç yıldan beri tedavi görüyorsun.

- 10 Yıldan beri…

- Peki sorun bitti mi?

- Hayır. İlaç yutmaktan midem çöp kovasına döndü.

- Söyle o adama, ben dolandırıcı isem seni 10 yılda tedavi edemeyen o adam dolandırıcının karesi… Türkiye Cumhuriyetinin üniversitelerinde okumuş, kapı gibi diploması olan kişiyim. Kendini geliştirmeyen, ulaşamadığı ciğere pis diyen kedilerle işim yok. Bu tür adamların mantığı; “ben bilmiyorsam, ben yapamıyorsam, başkası yapamaz, olamazdır”. İşin ilginci nedir biliyor musunuz? Bizi “tek seansla bu iş olmaz” diye eleştiren zevatın hiç biri arayıp da:

- Kardeş, siz bu işi nasıl yapıyorsunuz?, diye sormadı. Panikatakla yollarını ayıran her danışanımızı gördükçe bizim çalışma azmimiz, aşkımız, şevkimiz katlanarak artıyor. Gerisi dam başında saksağan…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder